Yoganın köklerini öğrenmek için yola çıktığımız eğitmenlik eğitiminde 2. haftayı devirdik. Yoganın köklerine dair araştırmalar ve ufak bilgilerle dolu bir yazı çıkarmadan önce neler yapıyoruz onu özletlemek istedim. Kartepe’de küçük bir köy olan Balaban’da, 20 kişiyi misafir edebilecek büyüklükte bir evde kalıyoruz. Bahçe içinde, sakin, kuş cıvıltılarının ve yakındaki derenin şırıltısının ulaşabildiği bir ev bu. Evde geçen ilk hafta zorluydu hepimiz için. Hepimizin egosu farklı mücadelelere maruz kaldı, bizi vazgeçirmeye yeter zorluklardı bir kısmı. Ama vazgeçmedik! 16 öğrenci, 2 öğretmen ve 2 asistanla birlikte sabah 5.30’da uyanıp, güne merhaba demek, komün hayatını deneyimlemek, birbirine anlayışlı olmak, disiplinli olmak… Bir yogide olması gereken değer yargılarını pekiştirir nitelikte pek çok deneyim… Neden bu eğitim? Neden Kartepe? Bu sorular bir paragraf açtırıyor mecburen.

Hava güzelse, kendimizi çimlere atarız!
Yogik yaşam tarzı şehrin göbeğinde sürdürülmesi oldukça güç bir yaşam biçimi. Eğer Hindistan’a, yoganın doğduğu yere gitmeden köklerine inmek ve öğrenmek istiyorsanız benim gibi Hamsa Saraswati ile tanışmanız gerekir. Bana göre bir yoga öğretmenindense bir misyoner Hamsa. Bizlere- yani yoganın köklerini öğrenmeye can atanlara- 5 yıl boyunca kaldığı ve özümsediği yoga kültürünü şuanda Türkiye’de daha saf bir şekilde aktarmaya gönüllü biri daha var mıdır bilemiyorum. Bu deneyimi yaşamak demeyelim -çünkü yaşamak için kesintisiz bir süre uygulamak gerekli- ama anlamak için, metropolde yaşayan ve benim gibi beyaz yakalı yani zaman sınırları olan biri için, olabilecek en yoğun deneyim ancak bu şekilde başarılabilirdi. Özetle, 5 günlük çalışma haftasının son dakikalarından başlayan ve sonraki haftanın ilk dakikalarına kadar süren bir eğitim sürecinden geçiyoruz. Daha derinlemesine olması bulunduğumuz ortam koşullarında ne mümkün?!
Kampta 1 günümüz nasıl geçiyor? Sabah 5.30’da uyanıyoruz ve 6.00’da sadece kuş cıvıltılarının eşliğinde meditasyona oturuyoruz. Günün bu saatinde, henüz hava aydınlanmamışken başlayan bu seans, gün aydınlanırken sona eriyor. Daha zihin tam olarak uyanmamışken, bu dinginlik içinde meditasyona başlamak muazzam bir deneyim. Saatler 10.00’u vurana kadar, yoga sohbetleri, mantralar ve yoga uygulamasıyla geçiyor. Saat 10.00’da ise herkesin oturmasıyla başladığı sessiz öğle yemeğimizi yiyoruz. Yemeklerimiz Gayatri tarafından özenle hazırlanıyor ve elbette vegan yemekler oluyor. Ardından yaklaşık 1 saatlik bir molamız var. Evde herkesin bir karması, yani görevi var. Bu görevler yerine getiriliyor ve art arda 2 teori dersi geliyor. Teori deyip geçmeyin, felsefeden kuantum fiziğine pek çok şeyi irdeliyoruz. Ve sonra 1 Yoga uygulatma dersi ile birbirimize öğretmenlik yapıyoruz. Akşam 6.00’da akşam yemeğimizi yiyip biraz dinleniyor, 8.00’de ya içerde meditasyona başlıyoruz, ya da dışarı çıkıp doğada meditatif bir yürüyüş yapıyoruz. Mantralarla günü bitirip odalarımaza çekiliyor ve mauna (sessizlik) yaparak uyku vaktimize kadar manevi kitaplar okuyoruz. Bunca kalabalık bir grupla, egoların çatışmadığı, birbirine güven ve saygıyla, ahenk içinde günlük programı tamamlamanın verdiği huzur paha biçilemez. Yalnızca bunu görmek bile, dünyanın yaşanır bir yer olduğuna dair umut vaat ediyor.

Kötüyse camdan bakarız 🙂
İlk haftadan meyvelerini veren, 2. haftanın sonunda ise görünmez bir korunma kalkanı yaratan bu deneyimin kalan 2 haftası için sabırsızlanıyorum. Kampta geçen haftalar ve ardından gelecek inziva sonrasında nasıl bir değişim beni bekliyor heyecan içindeyim.
Om Namah Şivaya!
İlk yazıma göz atmak için ; http://www.dunyakacbucak.com/yoga-gunlugu-i-yola-ciktim-rastgele/ ‘yi tıklamanız gerekiyor.
Hamsa Saraswati kimdir, Hara Yoga Vedanta nasıl bir merkezdir daha detaylı bilgi için: http://www.harayoga.com/ ‘u ziyaret edin. Etkinliklerle ilgili takipte kalmak içinse ; facebook linkinde beğene tıklamanız yeterli!
2 yorum
[…] Yoga Günlüğü II – Yoga’nın Kökleri […]
[…] Yoga Günlüğü II – Yoga’nın Kökleri […]