Bodrum’un Mumcular Beldesi’nin Bahçeyakası Köyü’nde sürreal bir habitatın akşamüstüsü.
Sevgili Bodrum‘dan bildiğim Sinan ve Sylvia Saprkan çiftinin yarattığı bu kurtarılmış bölgeye geçenlerde gitme fırsatı buldum. Adeta bulunduğum coğrafyadan bambaşka bir yerde birkaç saat geçirdim diyebilirim. Toskana’da bir bağda mıyım yoksa Cape Town’da bir çiftlikte miyim diye sorguladım.
Almanya’dan 14 sene önce Bodrum’a gelen Sinan ve Sylvia’nın buraya kök salma hikayesi baya ilginç. Kendilerini bir tekne motorunun izini sürerken Bahçeyakası Köyü’ne taşınmış bulmuşlar. (Burada detaylıca anlatmışlar.) Başlarda yabani otları yesinler diye aldıkları iki keçi ile başladıkları bu serüven şimdilerde 25 keçi ile bir çiftliğe dönüşmüş. Doğal keçi sütünden peynir, ev şarabı ve reçeller yapıyor hale gelmişler.
Aynı zamanda isteyenlere bu ürünlerle taş fırınlarında yapılmış pizza partileri de vermeye başlamışlar. İşte böyle bir toplaşmalardan birinde ben de vardım. Oraya varır varmaz namı yürüyen keçileri görmek istedim. Hepsi ayrı bir karakter olan (Lorenzo’sundan Annette’ine) tatlışlarla üç beş sohbet ettikten sonra bizim grubumuz(birkaç Norveçli içerir) için hazırlanan masaya doğru hipnotize bir şekilde geçiverdik. Çünkü çok açtık ve ortam çok güzeldi. Zaten keçiler de bir yere gitmiyoruz burada keyfimiz iyi dedikten sonra onların kafasını şişirmenin de bir anlamı yoktu.(Birileri doğursun da oğlak sevmeye gelelim diye de salık verdim.)
Akşamüstünden geceye uzanan kocaman bir masada pizza ve şaraplarla mest olduk. Kadehleri saymayı bıraktığımız anlarda biri çıkıp ‘Who’s the driver?!’ diye sorduğunda ‘I am’ diyerek sarhoşluk seviyemi ölçtürüp durdum. Üç farklı pizza tadımı yaptıktan sonra finalde tatlı olarak tahinli ve portakallı pizza yedik. Tattıkça şaşırdık, ba-yıl-dık. Enfesti.
Alternatif Bodrum rehberinin ilk üçüne kafadan girerek listelerdeki dengeleri sarsan Sylvie’s Goats’u herkesin bilmesine gerek yok, bazı insanların bilmesi yeterli. O bazı insanlar da çiftliğin Instoş sayfasından Sarpkan çiftine ve keçilere ulaşabilirler.
(Yukarıdaki fotoğrafı şarapları içmeye başlamadan önce çektirdiğimi mutlaka söylemeliyim.)