Onuncu yılını kutlayan canımın içi, biriciğim Pera Müzesi; 60’lı yıllardan günümüze video sanatı ve pop müzik ilişkisini irdeleyen ” Bu Bir Aşk Şarkısı Değil (This Is Not A Love Song) ” sergisinin kapılarını 25 Kasım’da ziyaretçilere açmıştı. Geçtiğimiz hafta görme fırsatı edindiğim serginin öne çıkan işlerini paylaşmak için bu yazıyı yazmaya giriştim. Ama Pera Müzesi’ne sevgimden ötürü amacımdan biraz sapabilirim diye düşünüyorum. Bir dönem sık kullandığım Meşrutiyet Caddesi üstünde arz-ı endam eden bu güzel müzedeki sergileri hiç kaçırmamaya çalışmışımdı. Gerek sergi kısmı, gerek tematik sinemaları olsun her daim güzel seçkilerle ruhumuza hitap etmekte. Osman Hamdi’nin Kaplumbağa Terbiyecisi tablosu için bile en az ayda bir kere ziyaret edilir, o derece.
Methiye kısmını geçecek olursak biraz sergi hakkında bilgi verip, yeni yılın ilk aktivitesi olarak sergiyi görmenizi öneririm.
Bu Bir Aşk Şarkısı Değil beş bölümden oluşuyor. Pop İçinde Sanat/Sanat İçinde Pop, Histeri ve Din, Rock ve Kavramsal Sanat “Müzisyen Olmayanlar” ile “Sanatçı Olmayanlar” Karşı Karşıya, Rock ve İkizi, Dans Müziği Politikaları olmak üzere toplam beş bölümde çeşitli video enstelasyonları yer almakta.
Serginin nezdimde öne çıkan işlerinin başında James Clar’ın Dans Terapisi yer alıyor. Dans eden gençlerin video görüntüleriyle 80’lerin kültleşmiş disko topunu birleştiren sanatçı; bu birleşim ile gergin ve sorgulayıcı bir eser ortaya çıkarıyor.
Bir diğer dikkat çekici bölüm ise Jeremy Deller’ın acid house ve kent sokaklarında çalınan bando müziği gibi, birbirine çok uzak iki müzik türünün arasındaki bağı ortaya koymaya çalıştığı Dünya Tarihi(History Of The World) isimli duvar resmi var.
Görselleri mevcut değil fakat Adel Abidin’in Üç Aşk Şarkısı(Three Love Songs) serginin ilk üçüne girebilecek güzellikte buna emin olabilirsin. Sanatçı, farklı müzik türlerinden romantik şarkılarla özdeş kimi görsel klişeleri canlandıran üç ayrı şarkıcının senkronize dönen üç ayrı videosuyla bir enstelasyon gerçekleştirmiş. Pop müziğinin kolaylıkla ideolojik yönlendirmenin öznesi olabileceğini gösteren bu iş, etkileyici bir dokuz dakika vaad ediyor.
Radarıma giren işlerden bir tanesi de Candice Breitz’ın Babil Serisi (Babel Series) oldu. Yedi kanallı video enstelasyonunda tüm pop ikonları bir arada. Sting, Madonna, Prince, Grace Jones, George Michael ve Freddy Mercury. Aynı anda yedi adet birbirini tekrarlayan kısa videoların oynatıldığı yayınlar; gürültülü ve hipnotize edici etkisiyle pop kültürünün, tüketim toplumu oluşumundaki yönlendirici ve baskın etkisini hissettirmeyi amaçlamakta.
Müzenin iki katı bu sergiye ayrılmış durumda ve 7 Şubat’a kadar ziyaret edilebilir. Bence o kadar geçe kalmayın, yeni yılın ilk etkinliği olarak süzülüverin Pera Müzesi’nin kapısından içeri.