Sri Lanka’ya gelişim damdan düşer gibi oldu, oldukça hızlı ve beklenmedik… Buraya yoga dersi vermek için gelmiştim, ayurvedik terapi uygulayan bir otelde. O an için yalnızca 2 öğrencim vardı, Monica ve Eamon. Tanıştırıldım kendileriyle, beni masalarına davet ettiler öğle yemeğinde ve her şey orada başladı. Bazen hani tesadüf olamayacağını düşündüğünüz durumlar vardır ya; onlardan biriydi bu da! İstanbul’dan yeni gelmiştim ve tanıştırıldığım 60 yaş üstü Avusturalyalı çiftin İstanbul’da tanıştıklarını öğrenince ağzım açık kaldı. Çok minnoş ve emekliliğin keyfini süren bu çiftin, 40 yıl evvel benim gibi sırt çantalı olduğunu nasıl tahmin edebilirdim?!

Önce

Sonra
Evet sırt çantalılardı, 20’li yaşlarını sürüyorlardı ve İstanbul’dan Hindistan’a gitmek üzere otobüs bileti almak üzerelerdi. 70’li yıllarda dünyanın pek çok yerinden doğu felsefesini daha yakından tanımak için sokaklara dökülen çiçek çocuklardandı onlar. Bu ‘Hippie Trail’ akımının en önemli duraklarından biri de İstanbul’du. Monica İstanbul’u transfer merkezi olarak kullanıyordu, Eamon ise burada yaklaşık 2 hafta geçirmişti.
Önce o zamanların gezgin buluşma noktası olan ‘Pudding Shop’ta gördüler birbirlerini. Daha sonra ise Hindistan bileti için gittikleri acentada. Ve aynı otobüstelerdi artık, günlerce sürecek bir yolculukla Hindistan’a ulaşacaklardı. Kıvılcımlar orada çakılmış olacak ki, şu an hala birlikteler, 2 güzel çocukları ve 2 köpekleri var. Her öğünü birlikte yediğimiz, masa sohbetlerimize ek olarak, defalarca dışarıda da beraber takıldığım Monica ve Eamon beni hep kızları olarak tanıttılar soranlara. Gonca bizim Türk kızımız dediler:) Onlarla yaklaşık 3 hafta geçirdim ve kitap gibi okuduk birbirimizi. Benim yoga maceram ve genç oluşumun verdiği güncel gezgin fikirleriyle, onların onlarca ülke görüp, onlarcasında yaşamış olmaları ve elbette yılların birikimi tecrübeleri adeta akıyordu her sohbetimizde. Mesela Hindistan’a yol aldıkları o süreçte pek çok ülke görmüşlerdi birlikte, çift olarak. Bunlardan biri de Maldiv Adaları idi. Günümüzde balayı mekanı olarak paranın sular seller gibi akıtıldığı Maldivlerde, 40 yıl önce özel bir adayı geceliği 50 sente kiralayabileceğiniz gelir miydi aklınıza mesela? Ya da Eamon’ın anne ve babasının İskoçya’nın bir kasabasında 40lı yıllarda, sosyalleşmek için haftada bir gece dans için toplandıkları mekanda tanıştıklarını öğrenseniz? Düşünsenize bundan neredeyse 80 yıl önce bizim güzelim topraklarımızda çiftler birbirini nasıl buluyorlardı köylerde? Pek de bulmuyorlardı aslında, ailenin uygun gördüğü adama veriliyordu kız, belki gerdek gecesi görüyordu müstakbel kocasını. Fakat Eamon anne-babasının tanışma hikayesini anlattığında benim gözümde hemen dönem filmlerinden kareler canlandı. Genç delikanlılar neredeyse 2 saat bisiklet sürüp giderlermiş dans gecesine. Canlı müzik yapılırmış, herkes şık bir şekilde giyinir dans edermiş yeni tanıştıkları yaşıtlarıyla. Ne muazzam bir tanışma fırsatıdır! Günümüzde tek gecelik hikayelere konu olan gece kulüpleriyle, o zamanın dans mekanlarının masumiyetini karşılaştırmak mümkün bile değil…
İşte o gün bugündür fırsat buldukça geziyor Monica ve Eamon. Evlerini ve köpeklerini ‘mindahome’ üzerinden birine emanet ediyorlar ve uzun uzun yok oluyorlar. Monica’ya bir kez kaç ülke gezdin diye sorduğumda sayarken parmakları karıştı:) Şimdiki evlerine taşınana dek ise hiçbir ülkede 7 yıldan fazla yaşamadığını söyledi. Emekli gezgin olarak yaşıtlarını bilgilendirici ve ilham verici bir blog yaratmayı planlayan Monica’ya yardımlar canı gönülden:) Şimdi trende Kandy’ye doğru yol alıp, sevgili manevi anne-babamla buluşmak üzereyken yazıyorum bu satırları. Seviyorum onları! Artık Avusturalya’da bir evim var benim:) Bu da böyle bir hikaye işte!
Pudding Shop’a dair daha fazla bilgi: http://puddingshop.com/history.htm
1 yorum
[…] Seyahat […]