“Stockholm çok güzel! İnsanları çok mutlu!” cümlelerini duyuyordum birkaç zamandır. 28 Ekim’in de tatil edilmesiyle uçak biletlerimi aldım.
Tabi ki biletlerimi aldıktan sonra, yeni bir excel sayfası açıp Stockholm’de yapacaklarımı planlamaya başladım. Aklımda aşağıdaki şarkı (aşırı motive edici.) Gün gün ne yaptığımı yazmak yerine etkilendiğim mekanlardan parti parti yazıyorum…
Yasuragi
2002 yılında kayak için Almanya’ya gittiğimde, bir akşam karlar altında sıcacık bir jakuziye girmiştik. Çok keyif almıştım ve o gün bugündür bunu tekrarlamak için can atıyordum. Araştırmam esnasında, bir yandan da bunu tekrarlalayabilir miyim diye bakarken “Yasuragi“ diye efsane bir mekana denk geldim.
Büyük bir tesis aslında, sadece bu hizmeti vermiyor. Konaklayabiliyorsunuz, masaj hizmeti, japon banyosu, havuzu, saunası birçok alandan faydalanabiliyorsunuz. İnternet sitesine baktığımda büyülenmiştim ama mekana geldiğimde nutkum tutuldu. Yaklaşık 1000-1300SEK kadar bir para ödeyip uzunca bir süre bu tesisten faydalanabiliyorsunuz.
Ödemeyi yaptıktan sonra size bir mayo, terlik ve kimono tadında bir kıyafet veriyorlar. Giyiniyorsun ve başlıyorsun. Hava dehşet soğuk, açık havada mayoylasın ve kendini sıcacık sulara bırakıyorsun. Esas güzelliği söylemedim =) Tamamen ağaçlara bakan bir yapı ve derin bir sessizlik var burada. Huzur! Tanrım sana geliyorum!
Nasıl bir dünyadan bahsettiğimi biraz hayal etmeniz için kendi sitesindeki şu videoyu izlemenizi öneririm =)

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious
Tabi ki bir ülkeye gittiğimde, kendimi delicesine yormak pahasına da olsa, maksimum yer göreyim gibi bir sevdam olduğu için burası için yarım günlük bir zaman dilimi ayırmıştım. Biraz çıkıp meyvelerden gümlettikten sonra, ödediğim paraya dahil olan öğle yemeğine geçiş yaptım ki bu da Teppenyaki’deydi. Sushi’leri götürdükten sonra, bir Türk garsona denk geldiğim için yemek sonrasında bir tatlı da ikram edildi =) Bu tamamen benim şansımdı, pakete dahil değil, aman diyeyim “tatlı yemişler, burada hani bize?” demeyin 😉

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious
Buradan ayrılırken kafamda şu vardı: sadece burada vakit geçirmelik bir haftasonu organizasyonu şart! Belli olmaz benim sağım solum, muhtemelen 2017 kışında buraya yolum yine düşer =)
Chokladkoppen
Dünya tatlısı Gamla Stan’da gezinirken Chokladkoppen’a uğramak şart. Burası minnacık, sıcacık eski bir cafe. İnsan bu kafeye girince toklukmuş, rejimmiş, insan olmakmış bunları resmen unutuyor =) Aşağıdaki manzarayla karşılaşınca, seçemedim “hocam buranın en iyisi nedir” diyip adama bıraktım kendimi. Çikolata patlaması! Hem sıcak çikolata içtim, hem de çikolatalı bir dilim yedim.
Gamla Stan’ın göbeğinde olduğu için turistlerin de epey olduğu bir kafe ama yerlisi de gidiyor.

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious
Stampen
Üniversitedeyken uzun süreli bir ilişkim olmuştu. Erkek arkadaşım piyano çalıyordu ve bu bende büyük hayranlık uyandırıyordu, onun sayesinde cazdan çok keyif alır hale gelmiştim =) O gün bugündür bir yerlere gittiğimde caz çalan mekanlar varsa denemeyi seviyorum.
Şanslıydım çünkü bir Jam Session’a denk geldim. Büyük bir mekan değil, genelde yerlisi gidiyor ve yaş ortalaması biraz yüksek. İnsanlar çok samimi. Açıkçası Stockholm’de insanlar biraz mesafeli olurlar diye düşünmüştüm ama kesinlikle öyle olmadıklarını deneyimledim. İçeri girer girmez, henüz bardan bira almaya çalışırken yaş ortalaması 50 küsür olan arkadaş grubu benimle diyaloğa girdiler =) Epey muhabbet ettik. Kendime güzel bir köşe buldum ve Jam Session’ın keyfini çıkardım. Aslında birkaç saat takılıp, yemeğe gitmeye niyetim vardı ama ben rezervasyonumu bile iptal edip burada eğlenmeye devam ettim. Daha da bombası, yemeğimi oradaki sempatik müzisyenlerden birisiyle yedim. Tatillerimde ne kadar plan yapsam da bazen o planı bozacak spontane hareketler beni epey heyecanlandırıyor.

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubeliciouspen
Hotdog ( Bu bir mekan değil 😉 )
Araştırırken burada sokakta hotdog yemek adettendir demişlerdi. Son gün sokakta yürürken bir tanesine denk geldim ve diyeti düşünmeden götürdüm. Bir de sosisçinin standının önünde peynir kılıklı birşeyden eklemiştim meğer kurutulmuş sarımsakmış. Neyse ağzı dehşet kokutmuyor, siz de çekinmeden yiyebilirsiniz 🙂
Gildas Rum
Burası da Chokladkoppen ayarında bir cafe. Tatlıları ve kahvesi soğuk havada çok iyi gelmişti 🙂
Kendi sitesiyle ilgili sorun vardı, bu linkten ulaşabilirsiniz.

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious
Hayatımıza IKEA girdi gireli, Türklerin vazgeçilmezi haline gelen İsveç köftesi. E İsveç’e gidiliyorsa adet yerini bulsun 😉 Şirin bir yer yapmışlar, standart meatball’u söyledim yanına da bira kalp kalp kalp.
(Tatile gittiğim zaman yemek-içki konusunda kendimi sınırlamadığımı farkettiğinizi görür gibiyim).

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious

Fotoğraf : Cubelicious
Bu yazı, sevgili Cubelicious‘a aittir.